hala uyumamış olanlar için masal

ben dedemin beşiğini tıngır mıngır sallarken çok uzak bir ülkede yaşayan prens varmış. kral babası onu uzaktaki bir şehire sürmüş fakat çocuğunun gözünü boyamak için de onu şehrin dükü yapmış. dük ilk başta bu durumdan çok hoşnutmuş, istediği her şeyi kimseden izin almadan yapabilir olmuş. gel zaman git zaman dük iyice büyümüş fakat şehirdeki herkes ondan çekindiğinden dolayı yanına bile yaklaşamıyormuş, batak atmayı öğrenmeden büyümüş sabi. yalnızlıktan sıkıldıkça başkente gitmesine izni olan dük, yolları sık sık aşındırmaya başlamış, gerçekten de rahatlıyormuş bu seferlerinde. 

yine bir seferinde kraliçe annesinin haberi olmasına rağmen kapıdaki nöbetçilerden başka dükü karşılayan olmamış. adına özel ziyafet vermeyi bırakın bir masa bile kurmamışlar garibime. üç gün odasına kapanmış, yol için hazırladığı çıkındaki yemeklerle idare etmiş. onlar bitince sokaklara vurmuş kendini, ihtişamlı ve zengin ana caddelerden hemen sağa sola doğru akan fakir sokaklara. oralarda efes pilsen bira içen rahibeler varmış, dük efes bira içmiyormuş. en son  müslüman mahallesinde becks içen sofuları bulmuş. bi şişe kaptığı gibi oturmuş yanlarına, buralarda da sefillik varmış ama o zamanlar her şeyin Allah'tan gelip tekrar Allah'a kavuşacağına inanılıyormuş, başka kimseden bir şey gelmeyeceği gibi elden de bir şey gelmezmiş bu müşkül halleri için. tabi bira içince canı sigara da istemiş dükün, epeyce bir zamandır paket taşımıyormuş , bi camel soft için ruhunu satmış köşedeki tefeciye, onu bitirince de bedenini iri taşlı sokağa bırakmış yüksek burcun yarısındaki balkondan.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

buraya bakarlar