işte hayır alanı, sağdaki ağaçların arasında kocamaaan tencereyi (onun adı tencere değil, kazan) görebilirsiniz. ondan bir sürü var o bahçede.
badana yapıyorum, çok fena yoruluyorum. bizim burda her miraç kandilinde mahalleli toplanıp "hayır" yapar. evet, anadolu'yu gezelim tarzı bi program olsa tüm çalışan ablalar neşeli olurdu, tüm işler sistemli bi şekilde işlerdi falan. ama yok. öğleden sonra keşkek buğdayları mahalle gençleri tarafından dövülürken, yemek yapan ablalar dinleniyordu. biri "yuh be hiç mi et görmemiş? bi ayıklıyodu bi ağzına atıyodu, hayvan valla." diye patırdanıyordu. sonra ben üst katta çalışırken arada keşkeklerin yapıldığı bahçeye gözüm ilişiyodu, devamlı birilerini tencerelerle evine keşkek taşırken gördüm. ya rab hep bana tarzı. hayır işte. bilmiyorum ki keşkeği insan ne yapar, ısıtılınca yenmez o yemek. saklayamazsın, bozulur. sonra ben almaya gittim, üstüm başım kir içinde değil de boya içinde, pek kalmadı dediler, kepçenin ucuyla verdiler.
yaşasın geleneklerimiz.
Yok artık. Biraz önce konuşuyodum annemle keşkek yapsana yiyelim dedim falan, ki normalde hiç canım istemez öyle. Yazını gördüm hemen ardından, başlığını görünce dumur zaten direk. Erdim mi ne :D
YanıtlaSilbi erme söz konusuysa burda, tek taraflı değildir :)
YanıtlaSilTabi her şey karşılıklı. Erme söz konusu olamaz zaten, en azından benim için :D
YanıtlaSilher salavata bi huri diyorlar.
YanıtlaSilDerler hep. Kısmet bakalım, hayırlısı olsun.
YanıtlaSil