bir gün bir gün bir çocuk

yeni aldığım eski fotograf makinamla oynamak için dışarı çıkarken karamel de peşime takıldı. biraz şımardı yüz vermedim, beraber deniz boyuna doğru yürürken tavukları görünce de delirdi, üstlerine koştu. dedim yine oyun oynucak ama hayvanlar fellik fellik bağırmaya başlayınca sıçtığımı anladım. hemen ben de oraya koştum, bi tane tavuğu boğazından tutup çalıların altına attı, elimle ağzını açıp bıraktırdım, sonra da kıcına saplak atıp yolladım, geri geldi. bi yandan kovaladım bi yandan da tavuk ne alemde diye bakmaya çalıştım, acı acı bağrıyodu. diğerlerini de boğazlamasın diye ordan götürdüm, annemi arayıp rapor verdim, adamla konuşun tavuk alın falan dedim.

adamın dışarı çıktığını görünce de yanına gittim, tavuklarını içeri sokmuştu. olayı anlattım. belli dedi, korkmuş hayvanlar, kızgındı bayağa, torunlarına yolluyomuş yumurtaları, bıkmış köpeklerden. ölen var mı diye baksın istedim, çalıdaki hala ordaydı, onu gösterdim, "vah vah hem de yumurta tavuğu" dedi. parasını vermeyi ya da yeni tavuk getirmeyi önerdim, "hayvanlarımın kime ne zararı var?" diye ağlanmaya başladı. "amca" dedim, "ben boğazlamadım bana niye kızıyon? hiç böyle huyu yoktu, ilk defa böyle bi şey yapıyo bizimki, bi daha dikkat ederim. ben sana getircem yumurta tavuğu." sonra yine "hayvanlarımın kime zararı var" dedi, tavuğa baktı, bi şey olmazmış, yaşarmış. çıplak gibiydi hayvan bütün tüyleri ortalıktaydı zati, hala bağırıyodu, bizim puşt da kabahatli olduğunu anladı, bütün gün yanımda sessiz sessiz durdu, denize girdi, donmadı da.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

buraya bakarlar