biz büyüdük ve kirlendi dünya

nargile kafamı döndürdü. bi jak aldım, yarım kilo da peynir helvası. yolda yürürken kokoreççiye denk geldim, dükkan değil, arabalardan, hani has kömürde yapıyorlar, tüplü ızgara üstünde değil. annem, "nohutlu ekmek al durak marketten." diye tembihlemişti, ben seviyorum ya, ondan. almadım.


durağa geldim, otobüse binerken sarışın bi kız gördüm içerde oturan, çok güzeldi, sonra bebeğini gördüm, kendimden utandım, utanmamam gerekiyo aslında, sadece güzel diye düşündüm nihayetinde. kız çok gençti ama, o an genç gösteriyo demek ki dedim. 


kardeşim yanına müzikçalan zımbırtısını almamış, teker kulaklık idare ediyoduk. galiba farid farjad çalıyodu, kafam döndü ya, ondan. birisi "ahmet" diye bağırdı, kim olduğunu ararken az önce bahsettiğim kız olduğunu farkettim, bana bağırmamış, otobüse binen bi çocuğa bağırmıştı. çocuk yanlarına geldi, bebeği sevdi aşkım diye, "kay kenara" dedi kıza. "sanki kocaman da kaycam, git başka yere.", kardeşi diye düşündüm, hemen ardından adaşım bebeği "babacığım" diye sevdi, hayretler içinde kaldım, tamam insanlar küçük evleniyodu da, bu kadarını görmemiştim, ahmet'in sivilceleri daha yeni çıkıyodu herhalde.


ahmet yol boyunca bisküvi, çikolata falan yedi, bi ara sigara pakedini düşürdü, benim önüme geldi paket, sanırım uzatmam için baktı ama eğilmeye pek üşendim. son kısmı niye yazdım? resim alakasız kalmasın diye.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

buraya bakarlar