the extra man

alper canıgüz twitterda yazmış, bi bildiği vardır deyip indirdim, izledim.


kırılgan bi insan olan louis ives, onun cinsel deneyimleri ve ev arkadaşı harrisondan bahsediyo.

sıradan olcak biliyorum ama louis de kendimden bi çok şey buldum, cinsel deneyimlerinde değil tabi, mesela harrison bi yerde;
"bu genç adam çok okumuş ama gerçek hayatı hiç bilmiyor." diyor. ben kendimi böyle tanımlıyorum, çok okudum, çok izledim ama gerçek hayatı bilmiyorum, tecrit edilmiş şekilde yaşıyorum çünkü.
sonra louis in rahatlamak için yazı yazması var, ben de bu yöçntemi kullanıp kafa şişiriyorum, hoş az kimsenin kafası şişiyo, istatistiklerden görüyorum ama neyse :) neyse de ne can sıkıcı bi sözcük demişti alpay erdem bu hafta.


filmin çekimi çok iyi, her sahne ayrı bi fotograf, pastel renkler kullanılmış, the royal tenenbaums ve jeux d'enfants gibi, öyle olunca göz yormuyo hem.
louis in sesi bi tuhaf, karaktere tam oturmuş.

insanların çıkar için iyilik yapmasından bahsediyo film, louise karşı herkes böyle, ufak bi iyilik yapıp kocamanını bekliyolar.


diyalog replik falan;

*harrison: princeton? princeton bu günlerde nasıl? bir zamanlar harikaydı ama sonra kadınları aldılar.

*harrison: biyografimi yazabilirsin, ruhumu asla.

*louis: bana göre ayrı masalarda oturmamız çok saçma.
-harrison: her saygın erkek bir kadının karşısında oturur.



izlersiniz işte.



2 yorum:

buraya bakarlar