sheep go to heaven goats go to hell

kimse beni karşılamadı, rastgele bi masaya oturdum. yine paçoz olduğumdan sanırım mekanlarına uygun olmadığımı düşündüler, iyi hizmet için arabamın anahtarını mecburen masanın üstüne koydum, yanına da cep telefonumu. 
siparişimi verdikten sonra ufak bi çocuk geldi yanıma, benle tanışmak istiyormuş, cesur ama utangaçtı, konuşurken masaörtüsünü yüzüne siper ediyordu. iyi eğitimliydi, anlattığına bakılırsa bir doktor veya eczacının oğlu, annesi iyileştiriyormuş ve önlük giyiyormuş. çalan ingilizce entel şarkısına eşlik etti kısa bi süre, anasının gözüydü de. uzakça masadan bi kız dikkatlice bize bakıyordu, sanırım bakıcısı, sorun yok dercesine o tarafa baktım ama sorunun bende olduğunu daha sonra anladım, kıyafet burda her şeydi. 
adını hala öğrenmediğim çocuğa benle tatlı yemek isteyip istemediğini sordum, istediğini söyledi. önce gidip izin alırsa olurmuş, onayladığımı gösterdim, gitti. kızla kapıdan dışarı çıktılar, her boku biliyodu ama önce sola bakmadılar, bi arabanın altında kalıverdiler, o tarafa gitmedim. henüz tanıştığım biri için fazla yapmacık bir hareket olurdu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

buraya bakarlar