alexander süperberduş

into the wildı öve öve bitiremiyorlardı, izledim. modern insanın yalnızlığı, toplumun bireyi ele geçirmesi, paranın değersizliği ve bunun gibi ulvi meselelerden bahsediyordu. bol bol hippi, nudist, esrarkeş vardı - yaşanmış olay olduğu için sanırım hatıralara sadık kalınmış - onların arasında dolanırken daha nalları dikmemesi bile iyi şanstı kahraman için. 


film sayesinde dostoyevski, jack london, leo tolstoy'un vebal altında olduklarını düşündüm, zehiri salmışlar, patatesten çıkartmışlar. eleman zati buhranlarda bi de bunları okuyup tamam yapmam gereken tüm paramı charityleyip avare gibi ortalıkta dolanmak olmalı ve tüm ömrümü macera dolu bir yolculuğa çevirmeliyim diyere vuruyor kendini yollara. 


tabi en son happiness real only when shared yazıyo bi de jack london is king, açlıktan ölceğine o kızcağızın kollarında öleydi olurdu.


bi daha olsa izlemem, bir de tam benim istediğim hayat o filmdeki falan demeyin, kendi domatesinizi, semizotunuzu yetiştirmekten ötesine kalkışmayın.

5 yorum:

  1. spoiler mpoiler bir şey koyaydın başına, ben önceden izlememiş olsaydım bu filmi izlemezdim mesela.

    sırf müzikleri için bile izlenir ki bu!

    YanıtlaSil
  2. sonunu biliyolqar diye izlemesinler, gökyüzünü görerek ölmüşmüş de bilmem ne, bıcır bıcır, pff.

    YanıtlaSil
  3. her filmin sonunda herkes ölür bu böyle biline... ama ölmeyeydi iyiydi

    YanıtlaSil
  4. adam ölüyo :8 ama açlıktan.

    YanıtlaSil
  5. ghfjdklskjfh açlıktan:D
    soğuktan ölmüor muydu yahu

    YanıtlaSil

buraya bakarlar