geçmiş yıllarda yine böyle bir hava vardı, o zaman ormana dolaşmaya çıkmıştım. en fazla iki haftalık köpek yavrusu buldum, cins bir şeye benzemiyordu, cebime atıp odama getirdim, soğuktan nasıl donmamıştı anlamadım. kendine gelmesi epey zaman aldı. bunu takip eden günlerde onu beslemeye devam ettim, bir yaşına girdiğinde ikinci başı çıktı, üç yaşındaysa üçüncü. kimseye göstermedim , en yakın arkadaşlarımdan bile kıskandım. bir gün evde oturuyoruz, o mutfakta işleniyor, telefonuna mesaj geldi. hiç huyum değildir ama onu okudum, işkillenmiştim. bir de ne göreyim, "saat ikide kadıköy iskelesinde buluşalım." yazıyor. hemen cevap yazdım, "beşiktaş'taki kadıköy iskelesi mi kadıköyde'ki mi?" diye, o anda beyninden vurulmuşa döndü. meğer piyanist şantör olmak için mezarlıkta klip çekmeye gerek yokmuş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
buraya bakarlar