ölüleri öldüremezsiniz, belki karınlarına kazık saplayıverirsiniz

balık ayıklamaya gittim, bedava balık alabilmek için. üstüm leş gibi kokuyo ama olsun, bedava balık güzel, epey güzel. sardalyaya ağ atmışlar, ağları onbeş dakika tutmuşlar denizde, bi yandan çıkarıp bi yandan satarak iki saatte bitirdik.o kadar çok vardı işte, ramazan öncesi bereketi, maaşallah. 


son beş kasayı tayfaya ve yardım edenlere ayırdı Sefer Kaptan, ızgarayı da yancı olmak isteyen Muhsin yakıverdi. fırından ekmek aldırdık, soğan zati teknede vardı. çok yiyemiyorum, yağlı balıklar, içimi bayıyor. kenara geçip sigara içtim, bi de kahveden söylediğim çayı. 


bisikletime bindim, müzikçalarda norah jones klasörü açık. bi kediyi ezmişler, onu yoldan aldım, boş araziye çukur açıp oraya gömüverdim. artık müzik çalmıyor; ölüye, ölüme saygı.

kuş gibiyim la

20.5 tan fazla senedir yaşıyorum, az önce sigara içtiğim ailem tarafından resmi olarak öğrenildi, çok rahatım, ben bi balkona çıkıyım.

pot

böyle de harika bir klibi var.


kampı özet geçiyorum





cehennem demo, map didim.

sıcaktan hoşlanmayan bana azaplardan azap kamp. uykuya bayılan beni zombi gibi gezdirdi lanet. 2 temmuz 28 temmuz arası 14 nöbet tuttum, nöbetsiz uyku vakti maksimum 7 saatti zati.


bi sürü ıvır zıvır derse girdim; düdükle yüzdük, düdükle denizden çıktık mesela. içtima kötü bi şey, güneş altında daha kötü.




terlemek yeterli kilo vermek için, sabah koşmalarını falan saymasak da olur. devamlı yemek yememe rağmen kamp boyunca 5 kilo verdim.

beyaz bisiklet yaka tşört ve siyah şort kombinimi lacivert şapkayla tamamlayıp temmuz boyunca plajlara damgamı vurdum. 'elis' marka terliklerim olmadığı için 'wimbledon'lu parmak arası terliklerimi kullandım, ayakkabı olarak da dev beyaz spor ayakkabıları. üzerinde yazılar olan lacivert keten pantolonumu ve cam göbeği mavisi tşörtümü giydiğimde de kafamda lacivert şapkam vardı.



buzluğa koyduğum marshmallowlarla kendimi ödüllendirdim tatil günleri, kitap okuyarak insan olduğumu hatırladım.

afedersiniz ama bi daha Didim'e nah giderim. Allah yazdıysa bozsun. yolum oraya düşçekse fazladan benzin parası ödeyip etrafından dolanayım inşallah.



bu da İzmir'e giden otbüs, kamp fışkiyesinden kalktı. komiklikler de oldu kampta, onları not ettim, bazen kullanırım.




mahalleli öğrencilerden rahatsız

izmir'deyim, bi öğrenci evinde kalıyorum. yaşlı bi dayı bağırmaya başladı;

sizin ananız babanız yok mu?

kızlar içerde ne yaptığınız belli değil!

hep o üstten üçüncü daire (benim kaldığımın hemen yanı)

dürbünle de bakıyorum ama göremiyor
um hangi delikanlı o, katil olucam valla!

bi yığın bağrışmadan sonra polis geldi. bizim kapıyı da tıkladı, bina yöneticisi bu arkadaşların problemi yok diye bizi akladı. tabi kimlik sorduklarında ben her zaman kullandığımı gösterdim, tc kimliği olanı değil. yandaki çocuklardan misafir olanları da ekip arabasınlan götürdüler, uslüp iyi değildi. öf bu kadar.

Ha?

Kirlenmenin olmadığı bi yerdeyim; asfalttan mazgala kadar her yere yatıyorum. Zati deniz ya da ter temizliyo, üstüm sürekli pis. Her gün farklı birimlere göre polisçilik oynuyorum bi de.

didim, tırt

geçenlerde yeni moda aşk filmlerinden bir pasaj gibi duran yazı yazmıştım ya, şimdi de gitmekle alakalı aynısından yazabilirim. hani arkada seven kalpler falan bırakmaklı, bir çift yaşlı göz. yalan söylemekten de sıkıldım, yazmam. niyetim kendimi acındırmak değil de. gidiyorum la ben. 


paramparça bi tatilim var, eve geldim bütünlemelere gittim, oradan geldim hoş vakit geçirdim biraz, şimdi didim'e kampa gidiyorum. didim deyince öyle oyyşş olmuyor işte, hoş didim oyşluk bir yer değil de. sincan'ın deniz ve ingilizli olanı işte. neyse kamp çok kötü bir şey ve bir ay sürüyo, yazı yazmamı dört gözle bekleyen dört kişi bile yok ama yine de haber vereyim dedim, temmuz ayı muhtemelen "0" kayıtlı olucak.


şu an balkonda oturuyorum, sivri sinekler her yerimi yiyo, ben didim'de onların izlerine bakıp "a ha bunlar evdeyken olmuştu." diyeceğim, bayaa bi evcimenimdir de, kızlar duyrulur. yemek de yapabiliyorum ve annem beni, ben mezun olur olmaz başından savmaya çalışıyor. heh sivri sinekler. derimdeki izler geçmiyor benim, bi çeşit kanserden muzdarip olabilirim, galiba sigarada gerçekten 4xyz tane lanet madde var. o kadar geçmiyor ki kıçımda bi elin ayası ve hepsi birbirinden kocaman (en küçük baş) beş parmağın izi duruyor, ebem sağolsun. yara veya başka şey izlerinin 25 yıl sonunda geçeceğini umuyorum, 5 sene sonra "popiş"ime ayna tutucam ve kontrol edicem, sonucu bildiririm.


ben moda blogu yapsam böyle bir şey olur;